Hamilelik nedir?
Cinsel ilişki sırasında kadın yumurtasının erkek üreme hücresi spermle döllenmesiyle başlayan süreç olan gebelik ortalama 37-40 hafta sürmektedir. Yumurtlama dönemi takip edilerek olan cinsel birlikteliklerde hamilelik ihtimali artar.
Gebelik nasıl olur?
Döllenme, komplike bir süreçtir. Gebelik oluşumunu etkileyen pek çok etken bulunmaktadır. Düzenli ve korunmasız bir cinsel ilişki başta olmak üzere ilişkinin zamanlaması da büyük önem arz etmektedir. Kadın vücudu her ay adet döneminde kendini gebeliğe hazırlar. Periyodik yumurtlama dönemlerinde yumurtalıklarda bulunan olgunlaşmış yumurta folikülü çatlayarak döllenmeye hazır bir şekilde fallop tüplerine geçer. Bu esnada, aynı yumurta folikülünden östrojen hormonu salgılanır ve bu östrojen, döllenme sonucu meydana gelecek ve embriyonun rahime tutunmasını sağlayacak olan rahim duvarını kalınlaştırır. Fallop tüplerinde döllenmek için bekleyen yumurta sadece 24 saate kadar canlı kalabilir. Fakat, vajinadan geçip fallop tüplerine doğru yol alan spermin kadın vücudunda 3-5 güne kadar yaşayabildiği bilinmektedir. Bu sebeple, yumurtlama zamanının takip edilmesi gebelik oluşumunda oldukça önemlidir. Yumurtlama dönemi, genellikle yaklaşık olarak 28 gün süren adet döngüsünün 14. gününe tekabül eder. Bu zamanlama kişinin adet döngüsünün uzunluğuna göre değişkenlik gösterebilmektedir. Yani beklenen adetten 14 gün öncesi yumurtlama olan zamandır. Adet döneminin yakından takibi yumurtlama döneminin ne zaman olacağının daha kolay anlaşılmasını sağlar.
Hamilelik oluşumunun engelleri nelerdir?
Bu engellerin başında sigara, tütün içeren maddeler ve alkol gelmektedir. Sigara spermin yumurtaya erişimini engeller ve düşük riskini artırır.
Stres ve birtakım ilaçlar da gebelik ihtimalini azaltabilir. Örneğin, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının sperm ve yumurta üzerinde çeşitli etkileri olduğu bilinmektedir.
Gebe kalmak isteyen bireyin tiroid, diyabet, tansiyon gibi metabolik hastalıklarının bulunmaması, varsa da kontrol altında olması için sağlık taramalarından geçmesi çok önemlidir.
Rahim ve tüplerde oluşan bazı hastalıklar da gebeliği engelleyebilmektedir. Tüplerin tıkalı olması, rahimde şekil bozuklukları, kadın üreme sistemindeki enfeksiyonlar, myomlar, kistler, polipler gebelik oluşumunda engel oluşturabilir.
Ayrıca, yaş hem kadın hem erkek için doğurganlığı doğrudan etkileyen bir faktördür. Düzenli ve korunmasız cinsel ilişki sonucunda gebelik ihtimali o ay için, genç kadınlarda %20 iken bu oran yaşla birlikte düşer. Erkeklerde ise yaş ilerledikçe sperm sayısı ve kalitesinin azaldığı görülür.
Düzenli ve korunmasız bir cinsel hayata rağmen gebe kalamayan çiftlerin bir uzman kontrolünde ilgili tetkiklerden geçmesi gerekir.
Gebe olduğumu nasıl anlarım?
Adet döngüsünde gecikme, erken hamilelik belirtisi olabileceği gibi bu durum, kesin bir sonuç ifade etmez. Değişiklik gösteren adet dönemleri bu konuda yanıltıcı bir fikir verebilir. Nitekim kilo, stres, yoğun egzersiz veya hormonal bozukluklar da adet dönemlerinde gecikmeye sebep olabilmektedir. Döllenmenin ikinci haftasından itibaren birtakım fizyolojik belirtiler gözlemlenebilir, fakat bunların hiçbiri tek başına kişinin hamile olduğunu kanıtlayamaz. Hamile olduğunuzu anlamanın en kesin yolu hamilelik testi yapmaktır.
Güvenilir bir sonuç alabilmek için anne adayları kanda B hcg yaptırmalıdır. Bu test döllenmeyi izleyen altıncı günde pozitifleşir. Ayrıca eczanelerden temin edebileceğiniz ve evde yapabileceğiniz idrar testleri vardır. İdrarda HCG (insan koryonik gonadotropini) hormonu olup olmadığının anlaşılmasını sağlar. Bu testte bir çubuğun, kap içerisine toplanan idrara batırılması şeklinde uygulanmaktadır. Çubuk ekranında beliren artı, eksi, renk değişimi, çift veya tek çizgi ile test sonucu anlaşılabilir; fakat büyük ölçüde güvenilir olan bu testlerin az da olsa hata payı bulunmaktadır. Bu nedenle, kesin sonuca ulaşmak için mutlaka kan testi yaptırılması gerekir.
Nitekim, bazı durumlarda yanlış pozitif veya yanlış negatif olarak adlandırılan istisnai durumlar görülebilir. Rahim kanallarına gelen döllenmiş yumurtanın kısa bir süre sonra düşük yapması test sonucunun yanlış pozitif çıkmasına yol açabileceği gibi HCG içeren ilaç kullanımı da yanılgılara sebep olabilir. Hamilelik testini erken yapmak veya sonucu yeterince beklememek ise hamile olan bireyin yanlış negatif sonuçla karşılaşmasına sebep olabilir. Yapılan testlerden farklı sonuçlar alınması durumunda en sağlıklı seçim derhal bir kadın doğum uzmanı ile irtibata geçmek olacaktır.
Hamilelik belirtileri nelerdir?
Gebelik belirtileri ve bu belirtilerin ortaya çıkma süresi kişiden kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Ayrıca, hamilelik ve adet öncesi yaşanan belirtiler birbirine benzeyebileceğinden, bu iki durum birbiriyle karıştırılabilir.
En yaygın görülen belirtiler kasıkta hafif ağrı, mide bulantısı, koku hassasiyeti, iştah kaybı, hassas göğüsler ve sık idrara çıkma olarak sıralanabilir. Belirtilerin şiddeti ve çeşidi kişiden kişiye değişkenlik gösterse de erken dönemden itibaren anne adayının bedeninde en sık gözlemlenen gebelik belirtileri şu şekildedir:
Adet gecikmesi: Tek başına bir gebelik belirtisi olmayıp bir haftadan fazla süren gecikme yaşanması durumunda hamilelik testi ile güvenilir ve kesin sonuca ulaşılabilir.
Göğüs ve göğüs uçlarında hassaslık: Sık görülen belirtilerinden biridir. Adet döngüsü öncesi dönemde olduğu gibi göğüslerde dolgunluk, hassasiyet, ağrı gibi fizyolojik etkiler gebeliğin erken dönemlerinde hissedilir.
Sık idrara çıkma: Gebeliğin erken dönemlerinde vücutta değişen hormon seviyeleri sonucunda görülür. Bununla beraber, gelişen bebeğin idrar kesesine baskı uygulamasıyla birlikte gebeliğin son haftalarında da sık idrara çıkma gözlemlenebilir.
Koku hassasiyeti: Anne adayı ilk haftalardan itibaren hamilelik boyunca çeşitli gıda veya kokulara karşı hassasiyet, tiksinti vb. reaksiyonlar geliştirebilir.
Halsizlik: Hamilelikte en sık görülen belirtilerden biri de yorgunluk ve halsizliktir. Özellikle hamileliğin ilk üç ayında progesteron hormonunun artması sonucunda anne adayında sürekli uykulu olma hâli görülebilir. Fakat, bu his demir eksikliği, D vitamini eksikliğine de bağlı olabilir.
Mide bulantısı: Kusmayla birlikte, mide bulantısı hamileliğin ilk üç ayında sıklıkla rastlanan belirtilerden biridir. Sabah bulantıları şeklinde kendini gösterebilen bu şikayetler yumurtanın döllenmesi sonucunda vücutta değişen hormon seviyeleriyle ilişkilidir.
Aşerme: Hamileliğin en yaygın belirtilerinden bir olan aşerme, anne adayında farklı gıdalara karşı aşırı istek veya ani tiksinme olarak kendini gösterebilir.
Duygusal çalkantılar: Hormon seviyelerinde oluşan değişimin doğal bir sonucudur. Ani gülme veya ağlama gibi duygu değişimleri hamilelik boyunca yaşanabilir.
Sırt ve/veya bel ağrısı: Hamilelik süresince gözlemlenebilen sırt ve bel ağrısının yanı sıra, vücutta su toplaması ve şişkinlik/ödem şikayetleri de anne adaylarında sık görülen belirtiler arasından yer alır. Ödem oluşumunu engellemek için anne adaylarının bol su tüketmeleri tavsiye edilir.
Vajinal akıntı: Değişen hormon seviyelerine bağlı olarak görülebilir. Vajinal akıntının rengi ve miktarında değişiklikler yaşanması son derece normaldir. Ancak koku, kaşıntı, yanma varsa bir uzmana başvurmalısınız.
Hamilelik şüphesine yol açan ilk belirtilerden birkaçına sahip olan ve akabinde yapılan gebelik testi pozitif sonuçlanan anne adayları bir uzman hekim gözetiminde gerekli tüm sağlık testlerini yaptırmalıdır. Bununla birlikte, anne adayının sık sık istirahat etmesi, beslenme ve uyku düzenine özen göstermesi de sağlıklı bir hamilelik süreci geçirilmesine katkı sağlayan önemli faktörler arasında yer alır.